Enerji, hayatımızın hemen her alanında ihtiyaç duyduğumuz ve bu ihtiyacın giderek artış gösterdiği taleplerden biridir. Örnek ile hayal dünyamızı geliştirelim; her yeni ürün geliştikçe bu ürünü çalıştırmak yine enerji ile mümkündür.
Dünya nüfusunun hızlı artışı ve gelişen sanayi ile enerjiye duyulan ihtiyaç da katlanarak artacaktır. Aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik seviyesinin göstergeleri arasında enerji tüketiminin rolü göz ardı edilemez.
Dünyada artış gösteren enerji ihtiyacı rağmen fosil yakıt rezervi giderek azalmakta ve fosil yakıtların kullanımı sonucu çevre kirliliği giderek artmaktadır.
Yapılan açıklamalara göre son bin yılda, dünya ortalama sıcaklığı en yüksek değerlerine ulaşmıştır ve bu durum fosil yakıt kullanımının bir sonucudur.
Tüm bunların neticesi ise yaşadığımız dönemin en büyük sorunu olan küresel ısınma ve yanında doğal felaketlerin de gözle görülür bir şekilde artmasına sebep olmaktadır.
Hidro Enerji
Suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesi ile sağlanan enerjidir. Suyun bu akış enerjisi ilk taşıma amaçlı kullanılmıştır. Ardından elektriğin bulunması ile birlikte kurulan hidroelektrik santrallerde elektrik üretimi sağlanmıştır. HES olarak adlandırılan Hidroelektrik Santrallerinde sudan elektrik elde etmek adına faydalanılır ve bu sistemin çevreye herhangi bir zararı yoktur.
Kısaca atomun parçalanması ile elde edilen enerjidir. Kalkınma ve sanayileşme açısından çok büyük önem taşıyan Nükleer Enerji, teknolojinin kapılarını bize sağlayan bir güçtür aynı zamanda. Atomun parçalanması ile ortaya çıkan radyasyon iyi bir şekilde tolere edilirse hiçbir zararı olmamaktadır. Nükleer Enerji santrallerine karşı oldukça büyük tepkiler olmasına rağmen yeni teknolojilerin gelişmesi ile yapılan araştırmalar neticesinde çevreye zarar verme olasılıkları neredeyse yok denilecek düzeydedir.
Herhangi bir santral ya da özel bir çalışma gerektirmeden enerji sağlayan Güneş ışınları dünyayı hem ısıtmakta hem de aydınlatmaktadır. Tüm bunlara rağmen daha teknik ve sistemli bir şekilde güneş enerjisinden faydalanmak maksatlı güneş kolektörleri tasarlanmıştır. Güneş ışınlarından sağlanan ısı elektrik enerjisine dönüştürülür. Bu sistemin çevreye herhangi bir zararı yoktur.
Güneş Enerjisi ile elektrik tüketimi karşılama oranları oldukça düşüktür. En büyük elektrik santrallerimiz ise Konya ve Nevşehir’de bulunmaktadır. Fakat elektrik tüketimi karşılama oranları yıl geçtikçe az da olsa bir artış göstermektedir ki bu artışın devam etmesi toplumun faydasına bir yükseliş olacaktır. Güneş enerjisi ile elektrik üretimi potansiyeli yüksek olmasına rağmen elektrik amaçlı kullanım oldukça kısıtlıdır. Fakat bu enerji yaygın olarak ısıtma maksatlı kullanılmaktadır.
Rüzgar gülü kullanılarak, rüzgar gücünden elektrik enerjisi üretilir. Kurulumu son derece basit olması sebebi ile oldukça popüler bir sistemdir. Yine bu sistemin de çevreye hiçbir zararı yoktur.
Rüzgar enerjisi ile yıl bazında elektrik üretimi artış göstermektedir. Bu artış gidişatın giderek daha da artacağı sonucuna kapılmamıza neden olabilir. Sonuç olarak elektrik tüketiminin bir hafife alınamayacak bir kısmını karşılayan rüzgar enerjisinden 01.01.2018 ile 04.08.2018 tarihleri arasında 10.905.483.850 kWh rüzgar santralleri ile elektrik üretimimiz söz konusudur.
Jeo yer, termal ise ısı anlamına gelmektedir. Jeotermal Enerji Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından biridir ve oldukça önemlidir. Yenilebilir Enerji ile elektrik üretiminde kullanılır. Yeraltında, magma da bulunan yüksek sıcaklık ve basınç neticesinde oluşan ısı enerjisidir.
2 tür biyokütle vardır. Biri hayvansal kökenli diğer bitkisel kökenli biyokütledir. Biyokütle atıklarının yakılarak ve belirli işlemler geçirilerek kullanılması sonucu elde edilen enerji türüdür. Biyokütle hem temiz enerji kaynağı hem de yenilebilir enerji kaynağıdır.
Biyokütlenin enerji üretiminde diğer enerji kaynaklarımıza göre farkları ;
Denizlerde oluşan gel-git dalga hareketlerinden faydalanılarak oluşan enerjidir. Ay , güneş, dünyanın çekim gücü ve merkezkaç kuvvetleri arasındaki etkileşim sonucunda oluşur. Gel-Git olayı sonucunda denizlerdeki dalgalanmalar yüksek seviyeye ulaşır ve bu gel-gitlerden elektrik enerjisi elde edilir.
Fosil Yakıtların Beraberinde Getirdiği Sonuçlar
Fosil yakıtlar, doğal enerji kaynaklarıdır, hidrokarbon ve yüksek oranda karbon içeren kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır. Fosil yakıtlar, geçmiş çağlarda çürüyen bitki ve hayvan atıklarının oksijensiz ortamda çözünmesi ile oluşur.
Fosil yakıtların kullanımı doğaya yüksek miktarda CO2 salınımına neden olmaktadır. Sera gazlarının en önemlisidir ki bu da iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Fosil yakıtlar doğada kendini yenileyemedikleri için yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan değildir.
Türkiye gerek coğrafi durumu gerek ise iklimi sayesinde temiz enerji üretimi açısından oldukça şanslı bir pozisyondadır. Fakat üretim imkanı yüksek olsa da kullanım ve tüketim konusunda Türkiye kendi potansiyelinin tamamını kullanamamaktadır.
Türkiye’nin temiz enerji potansiyelinin tamamını kullandığı takdirde ekonomi ve sağlık açısından oldukça iyi sonuçlar doğuracaktır. Temiz enerji kaynakları, tükenmeyen kaynaklar olduğu için doğada sürekli kendini yenileyebilir.
Türkiye’nin mevcut durumuna baktığımızda enerji tüketimi hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Ülke olarak dışa bağımlılığın azaltılması maksatlı yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artış göstermesi gerekmektedir.
Aynı zaman da enerjide çeşitlilikler yaratmamız gerekir. Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse doğal kaynak zenginliği ile enerji üretimi ve kendi enerjisi ithal etme konusunda ilerleme göstermelidir. Bu konu özelinde bir çok yasal değişiklik ve teşvik söz konusudur.
Tüm bunların arttırılması aynı zamanda da faydaya dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye, Enerji üretimi ve kendi enerjisinin tüketimi konusunda potansiyelinin çok gerisindedir.