Günümüz dünyasında enerjinin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına nazaran yenilenemez enerji kaynaklarında geri dönüşüm mümkün değildir. Yenilenemez enerji kaynakları yalnızca bir defaya mahsus olan ve sürdürülemez kaynaklardır. Kimyasal bazlı olan bu kaynakların doğamıza verdiği zarar birçok farklı araştırma sonucunda net olarak belirlenmiştir.
Büyük bir bölümü nükleer enerji ve fosillerden meydana gelen yenilenemez enerji kaynaklarının yenilenebilir kaynaklar ile karşılaştırıldığında daha az miktarda bulunduğu bilinmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu kaynakların kullanımı oldukça fazladır.Kükürtlü azotlu ve karbonlu yapılarda bulunur. Çevre sorunlarına oldukça etki eden bu kaynaklar kirletici atık madde oluşturmaktadır.
Tehlike boyutunun büyük olduğu belli başlı yenilenemez enerji kaynakları vardır. Bunlara ilk örnek olarak madenciliği verebiliriz. Büyük hatalar yapıldığı takdirde ciddi can kaybına yol açan maden ocakları aynı zamanda hava sahasını da ciddi bir biçimde kirletiyor. Diğer örneklerden biri ise petrol ve doğalgaz. Petrol ve doğalgaz çıkarımı ve işlenmesi sırasında denize dökülmesi durumunda ciddi şekilde ekosisteme zarar vererek bütün canlı türlerinin ciddi bir hasar almasını sağlıyor ve bu tehdid günden güne sürekli artıyor.
Yenilenemez Enerji Kaynakları Nedir ?
Yenilenemez enerji kaynakları genelde tek sefer mahsus olarak kullanılan ve geri dönüştürülemeyen kaynaklara verilen addır. Bu kaynaklar çıkartılırken aynı zamanda iyi bir çevre yönetimi yapılmalı. Ucuz bir gelir ile daha yüksek bir enerji elde edilebilen yenilenemez enerji kaynakları ekonomik açıdan da çok tercih edilir. Taşınma açısından ve depolama açısından kolay olan bu kaynaklar ekonomik olarak da çok büyük istihdam sağlamaktadır. Özellikle bu kaynaklardan biri de petroldür. Petrol kolay çıkarılması ile büyük istihdamlar sağlamaktadır. Yenilenemez enerji kaynaklarına sahip belli başlı ülkeler şu anda dünyada belli bir zenginliğe sahiptir. Bu örnekler gösteriyor ki ekonomik açıdan ülkelerin gelişimi ve refahı için çok önemli bir etken.
Gelişmiş ülkelerin çoğu artık yenilenemez enerji kaynaklarının kullanımını kademeli bir şekilde en aza indirmeye başlıyor. Yapılan araştırmalara göre dünya üzerindeki çoğu ülke 2040 yılı itibari ile yenilenemez enerji kaynaklarını bırakacaklar. Bu ülkelerden biri ise dünyadaki en çok kömür reaktörüne sahip olan Almanya’dır. Almanya 2038 yılına kadar tamamen yenilenemez enerji kaynaklarının kullanımını bitirmeyi planlıyor.
Enerji kaynakları kullanımında verimliliği sağlanması yalnızca doğal ekosistemin korunmasını değil, endüstriyel tesislerin döviz odaklı girdilerinin kontrol altına alınmasına da yardımcı olması açısından hayli önemlidir. Nitekim bu durumun uzun bir süredir farkında olan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı sürekli bir çalışma süreci ile 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu'nu ortaya çıkarmış ve yapılan geliştirmeler ile bu kapsama dahil edilen endüstriyel tesis ve binaların sayısının artırılması hedeflenmiştir. Enerji Verimliliği Kanunu ile birlikte hayatımıza giren kavramlardan biri olan verimlilik artırıcı proje (VAP); işletmelerdeki enerji kullamınının maksimum verimle gerçekleştirilmesi adına alınması gereken aksiyonların planlanmasını ve bu aksiyonlar neticesinde yaşanan pozitif değişimi ortaya koyan ve raporlayan bir süreç olarak tanımlanabilir.
Petrol
Denizlerde yüzyıllardır yaşayan belli başlı canlıların,bitkilerin deniz içine sürüklenen canlıların gerekli ortamın oluşması ile kerojen yani ham petrole benzeyen bir maddeyi oluşturmuştur. Kerojen maddesi gittikçe denizlerin üstüne çıkması ile ham petrolü ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden petrol çıkaran ülkelerin sahasındaki her petrol diğer ülkelerin petrolleri ile farklılıklar gösterir. Petrol ise deniz altındaki canlıların kalıntılarından oluşur. Bu maddeler yıllar içinde çürümesi ile bir yağ maddesı kalır. Büyük katmanların altında kalan bu madde ise petrol ve gaza dönüşür. Petrol dünyanın en önemli tüketim kaynaklarından biridir.%33,6’lık tüketimi ile dünyanın lideri konumunda. Ancak son 11 yıldır yavaş yavaş bu trend azalmaya başlıyor.
Doğalgaz
Doğalgaz, petrol ve kömüre benzeyen bir oluşum ile ortaya çıkmıştır. Doğalgaz yatakları ve petrol yatakları arasında büyük bir benzerlik vardır. Petrol ile aynı yataklarda bulunur. Kömürleşme zamanında beliren uçucu maddelerin belirli bir bölgede toplanıp,doğal gaz halinde bulunduğu belirtilmektedir. Isınmak için kullanılan doğalgaz kömür ile ısınmaya oran ile daha temiz bir ısınma adına enerji kaynağıdır.
Kömür
Kömür oluşumu eski jeolojik dönemlerde oluşmaya başlamıştır. 300 milyon yıl önceki oluşum ile başlayan kömür bitki ve hayvan atıklarının yüksek basınç ile oluşan sıcaklık tarafından oluştuğu belirlenmiştir. Bu oluşum için özellikle mikroorganizmaların büyük önemi olduğu belirtilmektedir. İçerisinde çoğunluk şu maddeler olmaktadır; Karbon (C), az miktarda Hidrojen (H), Oksijen (O), Kükürt (S) ve Azot (N). Kömür yakıt ham maddesinin yanı sıra kok yapımı,kimyasal madde üretimi gibi belli başlı alanlarda kullanılmaktadır.